 |
Vorheriges Thema anzeigen :: Nächstes Thema anzeigen |
Autor |
Nachricht |
Webmaster Forum Admini WEBMASTER


Geschlecht: 
Anmeldungsdatum: 22.05.2010
Beiträge: 1627
Nickpage

|
Verfasst am: 18.11.2012 15:28 Titel:
| |
|
BİRİLERİNİN İKİ DUDAĞININ ARASINA MAHKUM OLMAK
PDF Yazdır e-Posta
KASIM ENGİN
Herhalde insan olmanın en büyük erdemi düşünebilmesidir. Yine başka önemli bir erdemi ise sahip olduğu iradeye dayanarak, akıl ve yürek gücüyle kendi düşündüklerinin kararını ya da kararlarının kendisinin vermesidir.
Özcesi birey olabilmek için düşündüklerini söyleyebilmek, bağımlılıktan kurtulmak, bağımsız olabilmek ve tabii ki böyle de yaşayabilmek.
En son Türkiye devletinin baş bakanı olacak kişi Endonezya’da BM güvenlik konseyine daha doğrusu BM’ye verip veriştirdi. Suriye’nin durumunu gündeme getirerek dünyanın işlerinin beş devlete bırakılamayacağını söyleyemeye getirdi. Yani tüm dünya bu beş devletin ağzından çıkacağa söze göre yaşayamayacağını söyledi. Tabii daha birçok şey daha da söyledi.
Türkiye başbakanı biliniyor tamamen takkiyeci ve de taklacı olan bir iç işleri bakanının takla atan baş bakanıdır. Onun için verip veriştirmesini bizim gibi geri toplumlarda, ya da böyle geri bıraktırılmış, horlanmış, küçük görülmüş hatta bu durumu özümsemiş toplumlarda böyle büyük beylik sözler müthiş yer bulur. Ne de olsa söyleyemediklerimizi birileri çok fazla yüksek perdeden bizim içimizde saklı olanları söylüyor ya. Bu duygularımızı okşuyor. Bu durumu takkiyeci ve taklacı olan baş bakan iyi biliyor. Kendince İsrail cumhurbaşkanına “one minute” diyerek Arap toplumundan ne kadar puan topladığını bir düşünelim. Halbuki az bir şey araştıran bilir ki bu “one minute” olayı ardından İsrail ile ilişkiler yine sürdürülmüş, savaş araç gereçleri yine alınmış hatta bu süreçte ekonomik ticaret hacmi daha da artılmıştı. Gerçek bu iken “one minute” ne kadar da para etmişti değil mi?
Şimdi benzer bir durumu Türkiye’nin baş bakanı bu kez orta Asya’da yapıyor.
Halbuki bu beylik sözlerin uluslar arası sistemde tek bir karşılığı yoktur. Yine halbuki bu 5 daimi güvenlik üyesi temsilci devletle özelde ABD ve İngiltere ile en çok flört eden Türkiye devletinin baş bakanıdır. Yani bu sisteminin en ilerici düzeyde bekçiliğini yapan kişi yine bu baş bakandır.
Tüm bunlara rağmen madem baş bakan böyle büyük söylüyor o zaman biz de “BİRİLERİNİN İKİ DUDAĞIN ARASINA MAHKUM OLMAK” meselesine biraz yakından bakalım.
En sondan başlayalım, örneğin Diyarbakır emniyet müdürü "Dağda ölen teröriste ağlayamıyorsanız insan değilsiniz" dediğinde en çok arka çıkanlar Akepeliler olmuştu. Hatta başbakan yardımcısı en çok arka çıkan idi. Ancak bir iki gün sonra baş bakan olan zat ı kerem: “ölen terörist için de ağlamadık, ağlamayız” dedikten sonra tüm Akepeliler çark etmeye çark ettiler ancak en çok çark eden ise Bülent Arınç olmuştu.
Anadilde eğitim için birçok Akepe iyi niyetli ya da politik kurnazlık olsun sıcak yaklaştılar. Hatta Diyarbakır Akepe milletvekili biraz daha ileriye giderek: “Bu insanın doğuştan elde ettiği bir haktır. Kürtler bunu hiçbir şekilde pazarlık meselesi yapmayacaktır” diye diklenmişti. Hatta yine Akepelilerin dışa dönük olan demokratı Bülent Arınç: “Araştırdım ve Kürtçe medeniyet diliymiş” ya da “Allah tarafından verilen hakları, aynı zamanda da anayasa, kanunlar ve şüphesiz insan haklarıyla ilgili tüm sözleşmeler gereğince tanınması gereken bütün imkânları Kürt kardeşlerimize tanıyoruz” demişti.
Ancak Akepe’nin sultan hazretleri: “Ana dilin öğrenilmesi haktır, bunu okullara getirdik. Ancak ana dilde eğitim diye bir şey yok...” dedikten sonra tüm anadilde eğitim tartışmaları ortada kalkmıştır.
Özcesi böyle bir değil onlarca hatta yüzlerce olayı sıralamak mümkündür. Akepe’de herkes bir şeyler tartışır hatta yer yer tüm Akepe aynısını söyler ancak Sultan Hazretleri olan R. T. E. başka bir şey söylerse herkes o başka şeye göre kendisine balans ayarı verir.
Şimdi sormak gerekmez mi? Bu kadar Endonezya’da beş daimi güvenlik konseyi üyesinin iki dudağı arasında çıkan sözlere tepki gösteriyorsun da peki senin iki dudağın arasında çıkanlara tüm Türkiye mahkum iken neden rahatsız olmuyorsun? Ya da Türkiye’de bu iki dudak aranda çıkıpta Türkiye’nin tümüne zarar veren sözlere, karşı muhalefet edenler çıktığında neden hemen polisini, mahkemelerini yani savcı mavcılarını ve de senin borazanlığını yapan medyanı harekete geçirerek hepsini dize getirmek istiyorsun diye sormazlar mı?
Halbuki Kürt halk önderliğinin çok güzel bir sözü vardır, sanki tam senin gibiler için söylenmiştir:
“Başkalarını ölümüne yargılamak isteyenler kendilerini de yargılayabilmelidir.”
Özcesi içi boş büyük lafları bırakta önce kendine bak.
|
|
Nach oben |
|
 |
Google
|
Verfasst am: 18.11.2012 15:28 Titel:
| |
|
|
|
Nach oben |
|
 |
|
|
Du kannst keine Beiträge in dieses Forum schreiben. Du kannst auf Beiträge in diesem Forum nicht antworten. Du kannst deine Beiträge in diesem Forum nicht bearbeiten. Du kannst deine Beiträge in diesem Forum nicht löschen. Du kannst an Umfragen in diesem Forum nicht mitmachen. Du kannst Dateien in diesem Forum nicht posten Du kannst Dateien in diesem Forum nicht herunterladen
|
|
|